19 MAYIS VE GÜNÜMÜZ

19 Mayıs 1919 tarihinde Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a çıkmasının üzerinden 106 yıl geçti. Ülkemizin tarihinde çok önemli bir yer tutan 19 Mayıs, vatanın kurtulması için örgütlenen Anadolu insanının bağımsızlık mücadelesinin ilk adımıdır. 19 Mayıs mazlum milletlerin emperyalizme karşı kazandıkları ilk zaferin başlangıcını oluşturur. 19 Mayıs ulus bilincinin ilk ışığıdır, egemenliğin millete ait olduğunun belgelenmesidir, Türk milletinin uyanışıdır. 19 Mayıs çağdaş ülkeler düzeyine çıkmamızı sağlayan ilkelerin ve devrimlerin habercisidir, ülkemizin aydınlık geleceğidir. 19 Mayıs Sevr haritasının yırtılması ve çöpe atılmasıdır, Lozan’a giden yolun açılmasıdır. 19 Mayıs 1919 tarihi, eşsiz liderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün, her türlü baskıya karşın Samsun’dan ülkemizin üzerine bir güneş gibi doğmasıdır.

19 MAYIS VE GÜNÜMÜZ

19 MAYIS VE GÜNÜMÜz

 

19 Mayıs 1919 tarihinde Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a çıkmasının üzerinden 106 yıl geçti. Ülkemizin tarihinde çok önemli bir yer tutan 19 Mayıs, vatanın kurtulması için örgütlenen Anadolu insanının bağımsızlık mücadelesinin ilk adımıdır. 19 Mayıs mazlum milletlerin emperyalizme karşı kazandıkları ilk zaferin başlangıcını oluşturur. 19 Mayıs ulus bilincinin ilk ışığıdır, egemenliğin millete ait olduğunun belgelenmesidir, Türk milletinin uyanışıdır. 19 Mayıs çağdaş ülkeler düzeyine çıkmamızı sağlayan ilkelerin ve devrimlerin habercisidir, ülkemizin aydınlık geleceğidir. 19 Mayıs Sevr haritasının yırtılması ve çöpe atılmasıdır, Lozan’a giden yolun açılmasıdır. 19 Mayıs 1919 tarihi, eşsiz liderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün, her türlü baskıya karşın Samsun’dan ülkemizin üzerine bir güneş gibi doğmasıdır.

 

Ulusal Kurtuluş Savaşımızın başlangıcı olan 19 Mayıs 1919 süreci Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu antlaşması olan 24 Temmuz 1923 Lozan Barış Antlaşmasıyla tamamlanmıştır. Lozan Barış Antlaşması ile Türk devletinin bağımsızlığı resmen kabul edilmiştir. Bu antlaşma ile Türk milletinin bağımsızlığını yok eden Mondros ve Sevr Antlaşmaları geçersiz sayılmış, Misak-ı Milli sınırları büyük ölçüde gerçekleştirilmiş, kapitülasyonlar tamamen kaldırılmış, Düyunu Umumiye sona erdirilmiş, Türkiye Cumhuriyeti ekonomik özgürlüğünü kazanmış, Ermeni devletinin kurulması fikri reddedilmiş, Avrupalıların Türkleri, Anadolu ve Avrupa’dan atma amaçları tamamen sona ermiştir.

 

Büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün Lozan Barış Antlaşması için söyledikleri çok önemlidir: “Lozan Antlaşması, Türk ulusuna karşı, yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşması’yla tamamlandığı sanılmış, büyük bir suikastın çöküşünü bildiren bir belgedir. Osmanlı tarihinde benzeri görülmemiş bir siyasi zafer eseridir.

 

Bugün ‘terörsüz Türkiye’ ya da ‘barış süreci’ diyerek sahte çığlık atanlar, PKK terör örgütünün 12. Kongresinde açıkladığı bildiri karşısında zafer kazandıklarını söylemektedirler. Büyük bir kandırmaca ve ihanet barındıran bildiride, PKK terör örgütünün kendini feshetme ve silahlı mücadele yöntemini sonlandırma kararı aldığı açıklanmıştır. PKK terör örgütü eylemlerine son vermiş olsa bile, Suriye kanadı olan PYD-YPG/SDG’nin varlığı devam etmektedir. Silahlı mücadele yöntemine son verilmesi, silah bırakmak anlamına gelmez, gerek duyulduğu zaman silahları geri almak üzere emanete bırakmaktır. Kısaca silahlar, Barzani ya da Talabani’ye emanete bırakılacaktır.

 

PKK terör örgütünün kongresinde alınan kararlar incelendiğinde ortaya ülkemizin bölünme süreci çıkmaktadır. Bu kararlardan sonra terörsüz Türkiye değil, bölünmüş Türkiye ortaya çıkacaktır. Terör örgütünün kararlarının özetini şöyle açıklamak mümkündür: Terör değil, isyan yaptık diyerek, olmayan 100 yıllık Kürt soykırımını önledik demeleri akılla bağdaşmaz. Sorunun kaynağını ülkemizin üniter yapısının ve toprak bütünlüğünün güvencesi olan Lozan Barış Antlaşması’nda aramak, emperyalizmin yeni dayatmasıdır. 1921 Teşkilatı Esasiye Yasası’nı esas almak, özerklik istemeye ve devletin dininin İslam olmasına yöneliktir. Terör örgütü yenilmediğini bildirerek, yendiğini ve Türkiye’ye diz çöktürdüğünü açıklamıştır. Sonuçta Kürt-Türk devleti kurulması aşamasına geldiklerini bildirmişler ve bunun için anayasada gerekli yasal düzenlemelerin yapılmasını istemektedirler. Şimdi bu kararlar için barış ve dostluk gelebileceğine inananlar ya saftır ya da ihanete ortaktır.

 

Bu süreç başlayıncaya kadar, PKK terör örgütünün Türkiye içinde aktif bir eylemi yok denecek kadar azalmıştı. Ekim ayında MHP genel başkanının açıklamaları ile gündeme gelen bu açılım sürecinde, belki de bu işleri hızlandırmak için 23 Ekim 2024 tarihinde PKK terör örgütü, Ankara’da Türk Havacılık ve Uzay Sanayi-TUSAŞ tesislerine saldırı düzenledi. Bunun dışında yurt içinde herhangi bir eylem yoktu. Yani olmayan bir terör için ‘terörsüz Türkiye’ söylemi inandırıcı değildi, bunun ardında ülkemizin bölünme planlarının yattığı bir gerçektir.

 

Siyasi iktidar ve destekçileri başta MHP ve DEM olmak üzere, ülkemizin ulusal egemenliğini, toprak bütünlüğünü ve laik yapısını ortadan kaldıracak olan, din, mezhep, etnik kimlik temelli siyaset yürütmektedirler. Bu ‘terörsüz Türkiye’ masalına, cumhuriyetin kurucu partisi CHP de destek vermektedir. TBMM içindeki partilerden sadece İYİ Parti bu konuda net tavrını ortaya koymuştur; açıklamaları ve eylemleriyle beğeni toplamaktadır. İşte siyasi partilerin el ele vererek, Türkiye’de bir ihanet oyunu oynadıklarını görmek gerekiyor. Anayasayı değiştirerek, ülkemizin bölünme aşamasına gelinmemesi için, yurttaşlar olarak üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirmeli ve demokratik haklarımızı kullanmalıyız.    

 

Türkiye, kendi sorunlarını Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın sonunda elde ettiği Lozan’ı, demokratik ve laik cumhuriyeti reddederek değil, onlara sahip çıkarak ve onları daha da ileri götürerek çözecektir. Türk Milletinin, laik cumhuriyetimizin geleceğini terör örgütünün kararına bırakmayacağı görülecektir. Bu duygularla 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramımız kutlu olsun.